EDİRNE ADASARHANLI KÖYÜ

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Anılar
  4. »
  5. İSMAİL SESSİZ

İSMAİL SESSİZ

Enver Erkan Enver Erkan -
219 0

İSMAİL SESSİZ
Ya da Şah İsmail Sessiz.
Ben isminin başında Şah sıfatı, kelimesi olduğunu duyar, bilirdim. Lakin bu nüfusta kayıtlı mı değil mi bilmiyordum. Sordum yokmuş, sadece halk arasındaki bilineniymiş. Ki olsa da olurmuş.
İsmail’i ben Üniversite yıllarımda yirmili yaşlarda o da henüz bir ortaokul öğrencisi yaşlarındayken tanıdım. Kardeşim askere gidince çobansız kalan koyunları otlatma işi bir yaz tatilinde bana kalmıştı. On altı gün sürdürebildim. O da yetti canıma. Dedim:
Baba,ü sat bunları, bu iş benim işim değil. Seni de aşar. Çünkü hem kuru mahsul ekilişi vardı, hem çeltik ekmiş, bir de koyunlar. Yıl 1984 yaz mevsimi. Her iş herkesin harcı değil ki. Satıldı gitti koyunlar, sonra on altı gün boyunca kırda tanıyıp tanıştığım arkadaşlar da anılarda kaldı.
Rahmetli Yağcı, yıllarca,
Bırak kalsın, onlar bizim değil, deyip az dalga geçmedi benimle.
Bir gün uyumuşum Ergene boyunda, söğütler altında; kalktım baktım, koyunlar yok. Sağa sola bakındım, yok. Mecburen ağaçlar altında sohbet eden diğer çobanlara sordum. Yağcı, git setin altındadırlar, dedi. Gittim, baktım yok. Geri geldim, onlar değil, dedim. Ya aga git düzgün bak orada, o yatan koyunlar sizin, dedi. Mecburen kıza, söylene gittim. Ta içlerine girdim, kanal içinde yatan kara koyunu görüp, sürünün bizim sürü olduğuna ikna oldum. Kara koyun yoksa diğerlerinin hükmü yok. Hepsi bir birinin aynı. On altıncı günde baktım ben bunları tanımaya, birbirinden ayırmaya başladım. Dedim bu iş olmaz, çobanlık kalıcı olacak yoksa. Baktım başımın çaresine. Bir boykotla iş halloldu. Yaz sıcağı saat on oldu hayvanlar başladı melemeye, aslında dedikleri:
– Ey sahiplerimiz, neler oluyor? bizim bu saatte normalde kırda olup otlamamız lazım, diye. Bunu biliyorum da hadi bir gün daha gideyim sonra bir gün daha…
Şah İsmail buralarını bilmez ama böyle oldu a İsmail kardeş. Ben istifamı verdim. O uzun yıllar devam etti. Halbuki yol da gösterdim. Hala der ki,
– Aba aga seni dinlemedim, kaldım burada, Yalvardın İsmail kardeş, oku, kaç kurtul, diye. Ben zannettim ki bütün Adasarhanlı merası bana kalacak, bu sürüler hep benim olacak. Öyle değilmiş. Ama iş işten geçti.
– Olsun be İsmail kardeş, diyorum. Konu her açıldığında. Hatta bu gidişimde Ergin Öcal da aga;
– Ben de o muhabbetin içinde idim. Sen bize;
– Okuyun, dedin. Biz okuduk ama elifi ötre okuduk. Yaşanacakların önüne durulmaz ki. Severim İsmail’i. İyidir. Hele de bana karşı çok kibar, saygılı. Allah ondan razı olsun.
– Hadi konuya dönelim.
Bir ay kadar önce köyümüzün sayfasını takip edip beğenen Meryem Sessiz ismine rastladım. Araştırdım, İsmail kardeşin kızı olduğunu öğrendim. Geçtiğimiz günlerde köydeyken de İsmaille kahvede çaylarımızı yudumlarken benden sonraki hayatını biraz konuştuk.
– Hocam, köyümüzden (Çorbacıların) Nazif Öcal’ın kızı Emel ile evlendim. Bir kızım, bir de oğlum var. Kızım büyüktür. Adı Meryem. İlkokulu köyde okuduktan sonra Küplü Ortaokulu ve lisesini bitirip Üniversiteyi Kastamonu’da okudu. Bir süre Meriç Lisesinde ücretli öğretmenlik yaptı. Ancak bunun uzun süreli ve kalıcı bir çalışma olmadığını o da biz de biliyorduk. Hayalinde Yüksek Lisans yapmak vardı. Bu sene onu gerçekleştirmek üzere an itibariyle Çanakkale 18 Mart Üniversitesinde öğretimine devam ediyor.
Oğlum Mustafa –Dedesinin adını verdik- 2001 doğumludur. Keşan’da Trakya Üniversitesi Gümrük Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi olarak öğrenimini sürdürüyor.
Sessiz ailesine ve çocuklarına başarı dileklerimiz sunarız.
27.10.2023

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir