09.06.2016
Bugün İMECEden dem vurmak geldi içimden. O benim hayatımda ve gövdemde iz bıraktığından olsa gerek uzun meseledir. En son imeceyi hatır içinden çok anmalık-hatıra olsun diye yol boyuna ekilen ağaçlar için yaptı köyümüz galiba.
Ondan önce de mezarlığın çalılarını kesmek için mart nisan aylarında işçilik başlamadan yapıyordu köylülerim. Ancak kaçanlar, isyan edip zaten uygulanmaya cezaya bile razı olup katılmayanlar sebebiyle muhtarlar imeceyi kaldırdı. Traktör arkasına konulan pompalarla çalıları zehirleyip kökten çözüm buldular. Ondan önce birkaç sene de traktörle çalılar kesildi, bazıları köklendi. Şimdi çok küçük bakımlarla pırıl pırıl duruyor. Hayvanat ve haşarata saklanacak çalı dibi yok kısacası.
Benim mezarlıkta çalı kesmişliğim sadece bir defa ancak denk geldi, onunda çoğu sohbetle geçti. Kooperatifte çalıştığım 1979 senesi olabilir. Yıl yanlış olabilir ama sohbet etmişliğim kısmı kesin doğru. Babamın ve kardeşlerimin ne kadar gittiğinin hesabını bilemem.
Kendi konuma dönecek olursam 1967-68 yıllarına gitmek gerekebilir. Çünkü 1970 te BMC yi almıştık. Olay traktörden önce yaşandı. Yukarki parkın yapımı sırasında yaşandı. Köy meydanımız çok sert bir toprak yapısına sahip olduğundan fidan dikmeye elverişli değildir. Parkın kenar duvarları derin tutuldu ve içine eskiköyden gübreli toprak taşınıp fidanların tutması sağlandı. Ancak bu toprağı götürmek için şimdiki gibi köyün kepçesi kamyonu yok ki birkaç günde olsun bitsin. Motoru olan motor arabası ile bir araba, öküz arabası olanlar öküz arabası ile ikişer araba toprak götürecek, hiçbir şeyi olmayan da toprağın dağıtılması, tesviyesinde görev alacaklardı. Biz öküzleri koşup doğru eskiköy’e toprak almaya. Bir arabayı doldurduk götürüp döktük sağ salim hayırlısı ile ve köyde olduğum zamanlar ağaç gölgesinde bedavadan oturan haybeci olmamanın gururu ile otururum.
Olay bu kadarla kalmadı, hani ikinci araba değil mi o biraz kalıcı ve delici oldu. Hayatım babamın dediklerinin tersini yapmak yüzünden belalarla geçti. Ne dayaklara ne can yanmalarına maruz kaldım. Bu başlı başına bir yazı konusu. Onu da yazarım iki başlıkta, Dedemin Dövdükleri, Babamın Dövdükleri diye. Toplamda beş altı dayak olayı var.
İkinci arabayı almaya gittiğimizde hayvanlar acıkmış olacak ki biz, daha doğrusu babam toprak doldurmaya çalıştıkça hayvanlar ilerleyip otlamaya çalışıyorlar. Hayvanları arabadan ayırıp doldursa uzun zaman alacak ve üst kaliteli topraktan dolduruyoruz ki parkta işe yarasın. Ben soba küreği ile ne kadar faydalı olacaksam babama, iş yapmaktan çok engel çıkarıyorum. Bana: Bırak toprak atmayı da git hayvanların çatısını tut yürümesinler arabayı çabucak doldurayım dedi. Ben de elimde çatıları onların sabit durmasını sağlıyorum güya. Altı yedi yaşında kızanım. Koca öküz ne takar beni. Ama taktı işte. Hem de öyle bir taktı ki kaldırıp iki metre öteye attı. Sağ tarafımdan karın boşluğumu da delmiş boynuzu ile. Ben korkmuş bir vaziyette ağlayıp duruyorum, öküzün boynuzu ile canımı yakmasına mı, yere düşünce canımın yanmasına mı bilmeden ağlıyorum. Babam seğirtti,tuttu kaldırdı beni. Ancak kaldırdığında karnımdaki yaradan çıkan kanı ikimizde fark ettik. Koptu kıyamet. Babam bir hamle ile gömleğimi sıyırıp karnıma baktı resmen delinmişim.
- Yok bir şey oğlum, korkma, az yaran deyip teselli veriyor ama hemen ceketini yırtıp yarama bastırdı. Kanama o kadar çok ve şiddetli değildi. Karın boşluğum olduğu için o kadar çok damarın geçmediği bölge idi Allah’tan. Bir süre öyle hareketsiz kalmamı istedi. Kendisi de başımda bekliyor, gözü üzerimde. Bir de havalanıp yere düşmüşüm, kolay mı onun verdiği bir olumsuzluk da olabilirdi. Neyse birkaç dakika bekleyip kanama durunca ceketten koparılan yeni bir parça ile tampon değiştirildi, eve gitmek üzere yola çıktık. Doğru sağlık ocağına gittik, pansuman yapıldı, eve gittik. Bir de evdekilerin telaş ve paniği oldu. Ne oldu, nasıl oldu; onlara da anlattık. Birkaç gün oyundan geri kaldım. Yaram kapandı. Ancak hala yeri belli, izi kaldı hatıra.
Eğer ağaçlardan biri kırmızı bir çiçek açıyor, kırmızı meyve veriyorsa sebebini aramayasınız diye anlattım bu anımı.
Eminim ki şu anda parkta oturanlardan pek çoğu bu hizmeti görenlerdendir. Onlar da hakkını kullananlardandır. Galiba kıymet bilmek için arada İmece yapılsa faydalı olur diye de düşünmüyor değilim. Ölçüyü kaçırmadan.
Yol boyundaki ağaçlarda emeğim olmadığından ne gölgesinden yaralanma hakkım olacak ne de olsaydı meyvesinden.