İsmail Kılıç’ tan babası ile ilgili bir fıkralık anı da şöyledir.
Rahmetli babamda Enter 654 traktör var ve Meriç’e Yağlı Tohumlara ayçiçeği getirmek üzere yola çıkar Köyde vatandaşın bir çoğunda plaka, ehliyet yoktur. Araç muayeneleri de yapılı değildir. Meriç’e de trafik polis teşkilatı yeni gelmiş ve Meriç bayırında trafik kontrolü yapmaktadırlar. Tam da Meriç bayırında karşılaşıyorlar, polisler el işaretiyle durmasını söylemişler. Babam;
– Duramam, durduramam siz aşağı gelin demiş… Polisler takibe geçip Pirsan’ın orada buluşmuşlar. Sorular başlamış.
– Amca farlar çalışıyor mu?
– Yok, çalışmıyor.
– Römork plakan var mı?
– Yok…
– Şu traktörü durdurur musun?
– A be oğlum durdurursam çalışmaz, çalıştırmak için siz itmek zorunda kalırsınız
– Peki ehliyet var mı?
– O da yok…
– Amcam sana son bir soru daha kimliğini verir misin? Cepler karıştırılır, bir türlü ona da ulaşılamaz.
– A be oğlum evde kalmış, o da yok… Artık daha fazla zorlamanın bir anlamı olmadığını gören polisler demiş ki:
– Amca sana her şey serbest. Çarp, kır, dök; ne biz seni gördük ne sen bizi hatta bol bol tur at Meriç’te…
Bana ve ablalarıma her zaman iyiliği doğruluğu paylaşmayı öğreten oğlu olduğum için
gurur duyduğum rahmetli babamı özlemle, sevgiyle anmış oldum.
Enver Erkan hocam size de böyle bir platform oluşturup bıkmadan usanmadan bizleri buluşturma, kaynaştırma çabanızı takdire şayan buluyorum iyi ki varsınız. Herkese selamlar