REMZİYE GÜNDOĞAN
REMZİYE,
REMZİYE GELİN,
REMZİYE YENGE
Ne çokmuşsun hayatımızda be Remziye yenge.
Çok sözü olanın, ya da öyle olduğunu zannedenin yanıldığını görmesi kadar fena bir şey yoktur. Susmak isteseniz düne ayıp olacak. Dünde kalanlara ayıp olacak. Geride kalanlara ayıp olacak. Kendinize ayıp olacak.
İnna Lillahi Racİun,
Topraktan geldi insan, yine toprağa dönecek.
Korkunun ecele faydası yok.
Eğer son dileğin nedir ya da tek dileğin nedir? diye sorsalar “Ölmemek, hep yaşamak, etrafımdakilerin her şeyinden haberdar olmak.” Derdi.
Ölüm konusunda çok hassastı.
Hasta ziyaretine gitmeyi severdi, hele de ölümcül hasta ziyaretini ihmal etmezdi. Sonra da gelir anama yorumlarını, gözlemlerini aktarırdı.
Ne yapalım be Remziye, herkes ölecek, bir gün biz de öleceğiz, ölüme çare yok, derdi annem. Bu muhabbet hiç hoşuna gitmezdi.
- Biz daha genciz, sağlıklıyız, korkma ölmeyiz, daha çok yaşarız biz. Demesini beklerdi
annemin. Derdi de bazen.
- Korkma, bize bir şey olmaz, belli oldu, seninle biz daha çok yaşayacağız, derdi
annem.
-Aman, neremiz yaşayacak, baksana her yerim ağrıyor, şuram şöyle ağrıyor, buram böyle ağrıyor deyip sayar dökerdi dertlerini son yıllarda.
– Korkmaaa, acı patlıcanı kırağı çalmaz. Der geçiştirirdi annem.
Annem ondan önce gitti. Annemden sonra bir kez ancak gördüm Remziye yengeyi. Sağlık sorunları sebebiyle doktorlara yakın olsun, bakımı kolay olsun diye Çorlu’da kızlarının yanında kalırdı.
Geçen hafta köye gelmişler, kışlık, zahire yapmak için.
…..
Ceren aradı ve,
-Yunus abiyi ara, ambulans gelmiş, Ömer amcayı almış, dedi.
Akşam üzerine doğru ancak Mustafa’ya ulaştım. Yok Ömer amca değil, Remziye ingem, dedi. O rahatsızlanmış onun için geldi ambulans, dedi. Nedir durum? Diye sordum.
-Galiba inme inmiş, dedi. Uzunköprü hastanesi yapacak fazla bir şeyimiz yok, deyip yoğun bakım ünitesi olan bir yer aramakla meşgulmüş. Lakin o da kolay bulunmuyor. Annemde ve başka pek çok hastada da böyle oldu zaten.
Artık bugün kızı Nefise’yi arayıp yapılacak ne var, son durum nedir? Öğrenmeye çalışacağım.
Belki de artık uzun zamandır hiç olmazsa tarifini alıp gençlere yaptırma ümidim olan; Tıktık Helvası, İncir Dolması hayal olmaktan da öte gitti. Arada ona saygımdan kendime kadar da olsa soğan banağı yaparım belki de.
Çok çileli nesildi. Hiç de sıkıntıları, stresleri, ev, eş, çoluk çocuğu terk edip kaçmak gibi bir şeyi akıllarına getirmediler. Ölüme kadar dayanıp yuvayı ayakta tutmanın gayreti içinde oldular.
Okuma yazması bile olmayan bir cahillik, sağır ve dilsiz bir eş, altı çocuk, tek oda ev. Sabahtan akşama kadar iş, akşam ilgilenebildiği kadar evi, çocukları. Kime ne anlatıyorum. Var mı ki anlamaya niyeti olan, anlamak için kafa yoran.
Çok mu çabuk yorulur, vazgeçer olduk. Hep derdi kendimizde zannediyoruz. Galiba dert görmemekten ileri geliyor. Kısacası demir olsa, taş olsa dayanamazdı denecek nesiller birer yıldız olup kayıyor hayatımızdan.
Biz onlardaki sevdayı, aşkı en azından gördük, gözlemledik. Hayata karşı kolay kolay yenilmek yoktu onların kitabında. Öyle hemen pes edip havlu atmak da yoktu.
Bugün akşam saatlerinde vefat haberini aldım.
Dualarımız senin için Remziye hanım yenge. Mekanın cennet olsun. Allah eşine, çocuklarına, yakınlarına, sevenlerine sabır versin.
06.09.2024