EDİRNE ADASARHANLI KÖYÜ

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Ailelerimiz
  4. »
  5. TEPELİ MUSTAFA

TEPELİ MUSTAFA

Enver Erkan Enver Erkan -
516 0

 

15 Ocak 2018

TEPELİ MUSTAFA (ÖZEL)

 

Tepeli Mustafa köyümüze İbriktepe’den gelmiştir. Bu yüzden “Tepeli” lakabıyla anılır. Adı Mustafa Özel’dir. Mustafa abi aklımda Lans traktör ile kalmıştır.Çiftçilik yapılacak bir traktör olduğu söylenemez.Vakti zamanında traktör niyetine alınmış ancak yolda bile zorla giden bir traktördü. Çalıştırması bir dert, yolda yürütmesi ayrıca dertti.Çok zor ısınır, çabucak stop ederdi. Tekrar çalıştırmak için büyük bir çaba gerektirirdi.Üstelik bunu bir kişinin yapması da zordur.Yoldan gelip geçenler yardım ederdi Mustafa agaya. Zaten ömrü boyunca onu tarlada çalışırken hiç de görmedim. Bizim köyde pek tarlası da yoktu. Balabancık’ta eşinden, İbriktepe’de kendi tarlaları vardı. Fötr şapkası ile evden kahveye kahveden eve gidip gelmiştir.

Balabancık köyünden Fatma abla ile evliydi. Köyün en üst sokağının kıyısına kimden aldığını bilmediğim arsaya evini yapmıştır. Çocukları olmadığı için eşinin akrabalarından Ali isminde bir çocuğu evlat edinmişler. Ali Özel benden birkaç yaş büyüktür. İlkokul ve orta okulun ardından Edirne İmam Lisesinde bir süre okuyup Tekirdağ Meslek Lisesinde eğitimine devam etmiştir. Onun döneminde köyümüzde çok fazla okuyan olmadığı için oda nasıl olsa geçim kaygısı çekmem, gurbet ellerde işim ne deyip eğitimini bırakıp köye geri dönmüştür.

Aynı sokakta yaşadığımız için sık sık görüşür hal hatır sorardık. Genellikle sakin yapılı biriydi. Başını önüne eğer yolunda yürürdü. Öyle aşırılığa kaçan herhangi bir olayın içinde ne görülmüş ne duyulmuşluğu oldu.

Ali aga köyümüz halkından Veli Göksel’in büyük kızı Fatma ile evlendi. Yani önce babası, annesi sonra kendisi ve eşi sokağımızın sakini olmuşlardır. Sokağımız onlar sayesinde sayıca bir hayli arttı. Tabii artışların da bir sonu vardır. Barajlar bile hep dolu kalmaz. Dünya, insanlar, insanlık sürekli değişim geçirirler. Benim bu yazıyı yazmam da etken olan şey de bu değişimi gözler önüne sermek 60 yıllık hayatımın 50-55 yılını hatırlıyor olsam bu süre içerisinde sadece köyümde, sokağımda olan değişiklikleri kaydetmek bile farkı görmemize sebep oldu.

Ali komşumuz bir zaman çiftçilik yaptı. Kendine bir Enter traktör aldı ve tarlalarını sürüp işledi. Son yıllarında köyümüzdeki düğünlerde seyyar arabası ile, daha çok çocuklar için, bir şeyler satan yeğenine yardımcı olurdu. Bir ara Berberin kahvesini işletti.

Ali komşumuzda eksilme önce annesi Fatma ile başladı. Fatma ablayı 2008 yılında uğurladık ebedi aleme.

Küçük kızı Hümeyra ortaokuldan sonra okumamış. İşe girmiş. Ve Kırklareli’nden Serkan’la evlenmiş. Serkan uzun yol şoförü. Evlendikten sonra çoluk çocuk iş hayatı derken bir de bıraktığı eğitimini dışardan lise okuyarak devam ettirmektedir Hümeyra.

İki kızları vardır. Büyüğü Aleyna, on beş yaşında ve lise eğitimine devam etmektedir. Küçüğü Eftalya henüz on yaşında ve ilkokul dördüncü sınıftadır. Bu yıl anasınıfını saymazsak ilk mezuniyeti var.

Büyük kızı Nevriye ilkokulu köyde, ortaokulu Küplü’de okuduktan sonra Edirne Anadolu Öğretmen lisesinde okudu. Ardından iyi puan alan ve iyi bir eğitim fakültesi tercih edenlerin çoğunun okuduğu Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Coğrafya Öğretmenliği bölümünü kazandı. Sonra özel öğretimde çalışılan ilk yılların ardından devlette memuriyet hayatı başladı. O yıl Tekirdağ-Saray Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi coğrafya öğretmenliğine atandı.

Lise ve Üniversite arkadaşı Yasemin ile yollarımız İzmit – 23 Nisan Ortaokulunda kesişti. Kulağını çınlatırdık ara sıra. Hatta bir ara arkadaşını ziyarete İzmit’e bile geldi. Yasemini hafta sonu köye gittiğinde bir defa köyümüzde ağırlamış. Yasemin hoca bunu keyifle anlatırdı. Çok güzel bir köyünüz var hocam derdi.

23 Nisan 2013 Ali komşumun hakka yürüdüğü tarih olarak fani alemde kayıtlandı. Tabii kalanların, tanıyanların akıllarında, zihinlerinde yaşadığı yıllar içinde bize bıraktıklarını anıları bırakarak.

Mustafa aga zaten evden ayrılalı çok olmuştu. Ali komşumun vefatının ardından evde eşi Fatma abla kaldı. Yazları neyse de kışları tek başına ve hiç bir gereği yokken beklemenin bir anlamı olmadığından kızlarının yanına gidip hem can sıkıntısını gideriyor hem de torunlarına sahip çıkmaktadır.

Ne hayallerle, ne umutlarla yaptıkları iki katlı ev kışları ışıksız, ıssız eski günlerindeki neşeli haline döneceği rüyası ile beklemeye devam etmektedir. Hayatın ne getireceği bilinmez.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir