28.11.2023
MEHMET DİREK, MÜZEYYEN’İN MEHMET
Mehmet Ali- ile Müzeyyen’in çocuğudur. İki kardeştirler. Ablası Köyümüz halkından Yusuf Aslan’ın eşi 1938 doğumlu Remziye’dir.
Eşi: Edibe hanımdır.
Yazmak kadar kolay ama yerine göre zamanına göre de zor bir iş yoktur. Söylemek istediklerinizi anlatacak kelimeleri bilirsiniz tamam da onları yerli yerinde ve sırasınca kullanmak zordur. Hata yapmak, kırmak, dökmekten çekinir insan. Yaşayanla, gören, duyan; gördüğünü, duyduğunu anlatan aynı şeyi hisseder mi ki. Bu mümkün mü? Yaşayan bilir sözü burada tam da denk geliveriyor işte.
Köyümün hanelerini, hanelerde yaşayanlarını, haneden çeşitli sebeplerle ayrılanlarını yazmak gibi bir gayretin içine girdim. İyi oluyor diyen dostlara selam olsun. Tamam da “E bu da söylenecek söz mü? Bunu demeye ne gerek vardı? Bunu da demeliydi.” gibi düşünceler olduğunun da bilincindeyim. Bazen beklentiler büyük olur, dağ fare doğurur, bazen kubbeyi habbe yapmak gerekir. İşte o zaman önemliyi önemsizleştirirken ayıp etmek var. Ama baştan destur istedim. Sürç-i lisan olursa affedilir düşüncesi ile yazıyorum.
Mehmet Direk, oğlu Ahmet Direk, Torunları yazılmalıydı bu yazıda ona niyetlendim.
Fotoğraf gönderdi Naciye hanım komşumuz önce. Sonra o fotoğrafların öncesi ile başlayan hayat hikayesini dile getirmeyi uygun bulduk.
Naciye hanım yaşıtımızdır. Aynı yıllarda okula gittik. Oradan biraz tanışıklığım vardır. Sonrası yolda görsen tanımam. Ama illa suretleri tanımak gerekmiyor. Uzaktan uzağa da olsa yaşadıkları ile ilgili az çok bilgi sahibiydim. Burada biraz daha detaylandırıp sıralamak kısmet oldu.
Herkesin kalu belada yazılmış mahfuz bir kaderi vardır. Biz o kaderi yaşarız senaryo gereği hayat sahnesinde, seyirciler de izleyerek ömür tüketir.
Kendi kaderinin senaryosunu yaşadığı kadarını Naciye hanımdan dinleyelim, yaşanacaklar sırdır Yaradan bilir.
1962 doğumluyum. Babam Halil, annem Hayriye idi. Babamı kaybettiğimde iki yaşımda idi. Ben cenaze için evimize gelen insanların benim yaşımdaki çocukları ile oyun oynama fırsatı bilmişim kalabalığı. Annem de babamı bekletmemek için midir nedir bilinmez ama biz geride üç evladını, henüz hayat karşısında yeterinde savunması olmayan, biz üç kardeşi Allah’a ve birbirimize havale edip 1970 yılında henüz sekiz yaşımda iken Rahmet-i Rahmana göç etti.
Eğer alacak nefesiniz, yiyecek lokmanız varsa hayat devam ediyor. Ablamın, ağabeyimiz ve… yardımı, inayeti ile büyüdük her çocuk gibi. Zaman geldi yaşıtlarım gibi köyümüzün o zamanlar hayli kalabalık öğrencisi olan okulunda okudum, bitti. İlerisi yok. Çünkü o yıllarda köyde henüz erkekler bile doğru dürüst okul okumazken biz kızlar nasıl okuyacaktık ki. Gün gelince evlenilir, anne baba olunur, çoluk çocuk sahibi olunur. Hayatın ve neslin devamlılığı yürür giderdi. Kadın anneydi. Bilse de olur bilmese de, yaşadıkça, ihtiyaç oldukça öğrenilirdi nasılsa.
Önce 1949 doğumlu ağbim köyümüzden İrfan Üzüm’ün kızı Hafize abla ile evlendi. İki çocukları vardır. Kızı Hayriye öğretmendir ve Uzunköprü’ye bağlı Salarlı köyünden Galip Aydın ile evlidir. Keşanda görev yapmaktadır.
Diğer çocuğu Halil mevsime göre köyde ve Edirne’de yaşamaktadır.
Büyük ablam Hatice Balabankoru’da Mustafa ALTAY’la evlidir. İki çocukları vardır.
Fera ve Nuraydın.
Küçük ablam Nigar, köyümüz halkından Ömer Kılıç’ın oğlu Hasan Kılıç ile evlidir. İki çocukları vardır. Ömer ve Halil.
Ben 1981 yılında köyümüzden Mehmet Direk’in oğlu Ahmet ile evlendim. İlk çocuğum Mehmet Ali 1982’de doğdu. Hayatımıza renk katan, anne babamın kaybından sonra beni hayata bağlayan dünyaya getirdiğim bu çocuğum oldu. Evimiz onunla daha bir şendi.
İkinci çocuğumuz Hüseyin 1984’de doğdu. Ne var ki özürlü doğmuştu. Beyin fonksiyonları vücudunun organlarını kontrol edemiyor, kendi başının çaresine bakamıyordu. Bakıma muhtaçtı. Tam on altı yıl yaşadı. 2000 yılında on altı yaşında vefat etti. Köy yerde ne evin işi bitiyor ne kır işi, üstelik bahçede ve ahırdaki hayvanların bakımı da bize bakarken.
İki görümcem vardı. Büyüğü Münevver köyümüz halkından Salih Baykara’nın oğlu Fedai ile evlidir. Adem ve İsmail adında iki çocukları vardır.
Küçük görümcem Hamiyyet de Balabankoru’da evlidir. Eşi İsmail’dir. İki çocukları vardır. İkisi de Polis’tir. Tuğba ve Mehmet.
Onlar varken yine de ev işlerinde bana yardımcı olurlardı, çocuğuma zaman ayırmam kolay olurdu bir nebze de olsa. Kaynanam da o zamanlar yine bana yardım ederdi. Ancak şimdi o da hasta ve bakımıma muhtaç.
Onun ardından 1994’te kızım Pınar doğdu. İki çocuğumun vefatının ardından Pınar ve 1996’da doğan Mehmet hayatımızın kalan bölümünde bize yaşama sebebi ve kaynağı oldular. Pınar Bursa Uludağ Üniversitesinde İktisat bölümünü bitirdi. O arada Emre ile evlendi. Hala Bursa Kemalpaşa’da hayatlarını sürdürmektedirler. Bir buçuk yaşında ve Minel adında bir torunum vardır onlardan.
En küçük çocuğumuza dedesinin adı olan Mehmet ismini verdik. O da köyümüzün pek çok genci gibi Çerkezköy’de çalışmakta ve hayatını sürdürmektedir.