EDİRNE ADASARHANLI KÖYÜ

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Kültürümüz
  4. »
  5. ADASARHANLI KÜLTÜR SÖZLÜĞÜ

ADASARHANLI KÜLTÜR SÖZLÜĞÜ

admin admin -
765 0

A:

—Abgötüren(Alıp götüren): Yabanın büyüğü.

—Ayvan: Hayvan.

—Arış: Arabanın çekilmesini sağlayan uzun sırık.

—Alaf: ot, saman gibi hayvan yiteceği

—Alentrik: elektrik. El feneri..

—Arşak: Çevirirken hız kazanması için İğ’in altına takılan ağırlık.

—Aylak: Boş gezen, işi olmayan.

—Alay: Konvoy

B:

—Bomba: Su bidonu.

—Burunsuluk: Çift sürmede kullanılan hayvanların otlamasını önlemek için burunlarına geçirilen metal kafes.

—Burgu: Elle çalışan tahta delme matkabı.

—Boduç: Ağaç veya topraktan yapılmış küçük testi

—Bibi: dişi hindi.

—Bici: Ördek Yavrusu.

—Bıza: (Buzağı): İneğin yavrusu.

—Bıldır: Geçen sene.

—Beegir. (beygir) at.

 

C:

—Cırcır: fermuar

—Cılk: Bozuk yumurta.

 

Ç:

—Çufalık: Hasır ve kilim dokuma tezgâhı.

—Çendil: Peynir süzme bezi.

—Çepin: Küçük Çapa.

—Çırçır: Buğday dövme patozu.

—Çıt çıt:

—Çınka: Kulplu demir bardak.

—Çombul: su içme kabı.

—Çerkelli: Övendire Çarık: Ham deriden yapılan ilkel ayakkabı.

—Çırakman: Susam demetlerinin kuruması için dik olarak dizilmesi. Ustası Hüsnü  (Çağlayan) agaydı.

—Çakal: 135 lik massey ferguson traktör.

 

D:

—Döven: Buğday, arpa, çavdar, fasulye, nohudu başağından ayırmada kullanılan alet.

—Döven Taşı: Dövenlerin altına çakılan keskin çakmak taşı.

—Düve: Buzağılıktan çıkmış genç dişi sığıra denir. Dana ise genç erkek sığırdır.

—Domuz: 444 Enter Traktör.

—Diirmi, değirmi: çember.

—Dürmek: katlamak.

—Düümek: dövmek.

—Dürü:Düğün evine getirilen hediye.

—Dragaman: Yevmiyeci işçilerin başkanı.

—Dolaşmak: Gezinmek.

—Dolaşmak: Hastayı ziyaret etmek.

—Dübek: dibek. Bulgur dövdüğümüz çukur.

—Dolaşmak: İp, çatı gibi şeylerin karışması.

—Dada: bebek.

 

E:

—Elicek: Tahıl biçme sırasında ele geçirilen ağaç alet.

—Enser: çivi

—Encek: Köpek yavrusu.

 

F:

—Fol: Tavuk yuvasına konan (genelde) bozuk yumurta.

—Folluk: Tavukların yumurtlaması için yapılan yer.

—Fıçı: Mazot varili.

—Ferece (Ferace):

—Fak: Kapan.

—Fıstan (fistan) kadın giysisi.

—Fıydırmak: kaçmak.

—Fasille:Fasulye.

—Fışkın: Sürgün, dal.

—Fırdolay: çepe çevre.

 

G:

—Gazganak: Midye.

—Gırnata: klarnet.

—Gözer: Büyük elek.

—Grep: Başörtüsü.

—Guli: erkek hindi.

—Gidişmek: kaşınmak.

—Gege: Ot yolmak için kullanılan kancalı sopa.

—Gıygıy: keman.

—Gorgor: Büyüklenme. Gösteriş, caka, fiyaka.

—Gündöndü: Ayçiçeği.

—Gurk. Kuluçka.

H:

—Hasır: Sazdan dokunan kilim altlığı.

—Hayat: Salon, evin giriş bölümü.

I:

—Israne: Ekmek teknesine kazımaya yarayan ince saplı spatula.

—Iştır: Bir çeşit yabani ot.

İ:

—İilenmek: oyalanmak.

—İlenmek: beddua etmek.

—İğşi. (iişi) ekşi.

—İğ: Eğirilen iplerin sarıldığı çubuk.

—İbrik: Plastik veya topraktan yapılma Su koymaya yarayan kulplu, emzikli kap.

—İnge: Yenge.

K:

—Kuzukula(ğı): Ekşi ve çiğ yenen bir ot. Ekşimelek. (işimelek)

—Kazık: At, eşek gibi hayvanları kırda otlatmak için bağlamaya yarayan demir veya ağaç çubuk.

—Kalbur: Elekle, gözer arası eleme aracı.

—Kaltak: At eğeri.

—Koşum: araba hayvanının kayış takımı.

—Kolan:  At, eşek vb. hayvanların semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer:

—Kırnap: Kınnap:  Kaba şeyler dikmeye, bağlamaya yarayan ince sicim veya kalın iplik.

—Kukumak: Baykuş.

—Kırımsa: Dolu, yağış.

—Kıra: Kırağı.

—Kışalamak: Kovmak.

—Katık: yemek, azık.

—Kaykılmak: Diklenmek. Birine karşı gelmek.

—Kaykılmak: Ölmek.

—Kaçınmak: Gezinmek.

—Kösee: Fırın karıştırma sopası.

—Kirez: Kiraz.

—Kuumak: Kovmak.

—Kuuğmak: Duvarla, çatı arasındaki boşluk.

—Kutne: Plastik sefertası.

—Küp: İçine turşu kurulan, Nişastalık buğday konan büyük toprak kap.

kullanılan eşya.

—Kopça: düğme.

—Kurna: Çeşme Musluğu

—Kındıra: Çeltik zararlısı ot.

L:

—Labada: Bir çeşit yenen ot. (Efelek)

M:

—Mıh: Nal çakmada kullanılan özel çivi.

—Marama: el, yüz havlusu.

—Mısandıra: Yüklüğpün üst bölümü.

—Maşınga. (Peçka):

N:

—Naştrapana: (maşrapa): Su içme kapı.

—Nufut: nohut

—Nacak: Küçük balta.

—Nevale: yiyecek, azık.

—Naaş: Nakış.

O:

 

Ö:

—Övendire: hayvanları dürtmek, harekete geçirmek için kullanılan, ucu çivili uzun değnek.

—Özek: Öküz arabasının şase bağlantısını sağlayan ağaç. Merkez ağacı.

—Öreke: İp eğirmek için yumağın takıldığı çatallı sopa.

P:

—Pazen: çocukluğumuzun pijama ve gecelik kumaşı.

—Pali: köpek yavrusu.

—Papara: (popara)Hayvanlara saman ve ıslakyem karıştırılarak  verilmesi.

—Peşkir: Havlu. Elbezi.

—Pantul: Pantolon.

—Pança:Avuç içi kadar.

Parka: mont

—Pobuç: ayakkabı.

—Pelte: Muhallebi.

—Papur (Papir): Anagölde yetişen bir çeşit ot. Göl kıyılarında biten saz.

R:

 

S:

—Süven: Kazık.

—Sırtmaç: (sığırtmaç): Köyün hayvanlarını belli bir para karşılığı otlatan çoban. Köy çobanı.

—Setre: Ceket.

—Salmalık: Mahsüller toplanınca hayvanların serbest olarak otlamaya salmak.

—Süve: (Söve) Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve:

—Semer: Eşeklerin sırtında yük taşımak için kullanılan alet.

—Susak: su kabağının içinin boşaltılması suretiyle elde edilen, köylerde su kabı yerine

—Sundurma: Hayat, salon, evin giriş bölümü. Hayat.

—Sacayağı: Eski ocaklarda yemek pişirmede tencere altına konan üç ayaklı demir.

—Suva: sıva

—Suva: Derin olmayan.

—Saan (sahan) tabak.

—Sini: Sofra.

—Sefte. (Siftah): Kazanılan ilk para.

—Sıpa: Eşek yavrusu.

(Erkek eşek sıpa gezdirmez.) :Mecaz olarak kullanılır. Erkek kişi çocukla pek ilgilenmez.

Ş:

Şovuk: aydınlık

Şapşak: sürahi.

Şopar: küçük çocuk. Şıptık: terlik.

Şayka: Ağaç çivi.

Şırlan yağ: Ham, susam yağı.

T:

Tırpan: çalı kesme aleti.

Toparlak: Yuvarlak.

Tokat: Bahçe giriş kapası.

Tokurcun: Buğday demetlerinden yapılmış küçük yığın.

Temin (demin) az önce.

Te: işte.

Talika: at arabası.

Tekne: Hamur karılan ağaçtan yapılan alet.

Testi: Toprak su kabı.

—Târtma: Büyük, yünlü baş örtüsü.

—Törpü: Marangoz ve demircilerin kullandığı eğenin daha iri tırtıklara sahip olan cinsi.

—Topsa: Kaplumbağa.

—Tokyo: terlik.

—Tokmak: Bulgur dövmek için kullanılan ağaçtan alet. Ağaçtan yapılmış iri çekiç:

—Tokurcun: küçük yığın.

U:

Urgan: Kalın ip, halat, çatı

Uyuntu: Tembel kimse.

Uynuk: ayran.

Uştunmak: susmak. Konuşmamak.

Uğratmak: Kovmak.

Ü:

Üvendire.Çiftçilerin hayvanlarını yürütmek için kullandıkları ucu çivili sopa, değnek

V:

Varyoz: 10-12 kğ ağırlığında iki başı düz tokmak.

Y:

Yaba: Harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde, tahtadan tarım aracı.

Yelve (entari)

Yayık: Süt ve yoğurttan yağı ayrıştırmada kullanılan alet.

Yüklük: Yatakların konduğu yer.

Yastaç: Üzerinde yufka açılan tahta. Yassı ağaç.

Yalabık: Parlak, kaygan.

Yular: At, eşek , sığır gibi hayvanları bağlamakta kullanılan ip.

Yonga: ağaç parçası, kabuğu.

Yoz: Kışın ormana salınan manda, malak sürüsü.

Z:

Zelve: Hayvanların boyunduruğa koşulmasında kullanılan demir veya ağaç çubuk.

Zampara: Çapkın.

 

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir