13.06.2016
MUSTAFA AGA (GÜNDOĞAN)
Beş kuşağın yaşamına 55 yaşıma rağmen tanıklık ettim. Molla Dede Hılmi GÜNDOĞAN (oğlu Danabaş İbrahim, oğlu Mustafa Gündoğan, oğlu İbrahim Gündoğan, kızı Semanur Gündoğan (Seçer), oğlu Deniz Çağan.
Molla dedeyi tanıdım demek ne kadar doğru ise. Yatalak seksen, doksanlı yaşlarda bir zayıf adamcağızdı. Gençliğinde İstanbul’a medreseye gitmiş. Mollalık kaçıncı kademe ise oradan sonra canı sıkılıp gelmiş. Köyde hem de eskiköyümüzde hocalık etmiş. Demirlerin uçacağını, kutulardan ses çıkacağını yakınındakiler anlatacak kadar ileri görüşlü alim adammış. Oğlu İbrahim dede Kerli ferli idi çocukluğumda. Emirberdi. Dediği yapılırdı. Etrafı vardı, ağaydı. Beline kuşağını bağlaması bile saltanatlıydı. Torununu kahveye kendisini kahvaltıya çağırmaya gittiğinde kahve ısmarlayacak kadar cömert ve sevecendi. Oğlu Mustafa Gündoğan her ne kadar ufak tefek sağlık sorunları yaşasa da doksanını geçkin dilinden Allah kelimesini düşürmez Hüda adamıdır.
-Bakın kardeşim. Ne gelirse Allah’tan gelir. Sakın ona kullukta, ibadette yanlış, eksik yapmayınız. Sonunda gideceğimiz yer onun yanıdır der. Söz uzarsa içlenir ağlar. Allah aşkını içinde ve ibadetlerinde gösterendir. Artık ibadetlerini yerine getiremeyecek kadar ilerlemiş yaşına rağmen o hala ibadet ettiğine inanır. Oğlu İbrahim bizim kuşak. Boş vermiş ibadet yaşımızın gelmesini bekleyenlerdeniz. Nasılsa bir gün yaşlanacağız hele dünya işlerimizi bir yoluna koyalım, sonra ibadete de başlarız deyip nedense o ibadet yaşımıza bir türlü giremediklerimizdendir. Elli yedi yaş hala dünyalık düzme yaşıdır. Öte tarafa hazırlığa daha vardır.
Kızı Semanur Sağlık Meslek Yüksek okulu bitirip bir süre özel sektörde çalıştıktan sonra KPS yi kazanıp devlette çalışan bir memurdur. Henüz bir yaşını doldurmamış, bir oğlu var. Gerçi öncesi de vardı da erken geldi dünyaya ve yaşamadı. İkincisi Çağan artık aramızda.
Beş kuşağın beşi de kendi hayatını yaşadı, yaşıyor. Dün bugüne bir şekilde bağlanıyor da bağlantıda kopukluklar oluyor. Farklı yaşamları ifa ediyoruz kendi zamanımızda, kendi dünyamızda. Molla dede hayatının en sert sürdüğü dönemde aramızda olsa, uçan demirleri, konuşan, gösteren kutuları görse aha bunlar onlarmış desek. Aramızda kalıp onlara mı alışır, “Salın beni kendi sessiz, sakin dünyama.” mı der. İbrahim değil babasının dedesinin yaşadığını yaşamayı babasını bile hep geri görmüş, bunlar sadece Allah adamı yaşamışlar etralarında olan bitene, gelişmelere göz kulak kapamışlar. Demekte. İki traktörü, eski de olsa bir arabası var. Zamanında üç yeni araba eskitti. İki de eski araba eskitti. Bu beşinci arabası. İşleri çok ters gitmezse yeni bir araba alması yakındır. Çiftçilik malzemelerinin çoğunu yeniledi, tamamladı.
Semanur esnaf eşi ile memur maaşı ile gayet rahat ve huzurlu. Çağan’ı neler bekliyor zaman gösterecek. Molla dedenin yolu da günümüzde revaçta. Medreselerin açılması yakındır. Belki bitirip Müderris olacak ve yarım kalanı tamamlayacaktır.
Cevriye yenge Mustafa amcanın eşi. Kurtlar sülalesinden. Dünyaya bağlı bir insandı. Lafı sözü çoktu. Aklına geleni söylemekten çekinmez, laf altında kalmazdı. Ancak o da özellikle tansiyon, bacaklarda romatizmal ağrılar sebebiyle sıkıntılar yaşıyor. Geçen ay beyin kanaması geçirdi. Çabuk müdahale edildi. Hafif atlattı. Beş çocuk büyüttü. Üç kız, iki oğlan. Onlardan da torunlar var. Ancak yazı çok uzardı diye kestim.
Engin, Taşkın, Ömer, Safiye, Serap, Aliye, Selin, Semanur ( 29.08.2023 Mustafa da) torun verdiler beşinci kuşak olarak Danabaş sülalesine.